Yeni bir televizyon aldigimizda, beraberinde bize onu nasil kullanmamiz gerektigini aciklayan bir kilavuz da verilir. Yeni bir elektrikli alet aldigimizda veya yeni herhangi bir sey aldigimizda onu nasil kullanmamiz gerektigini anlatan bir talimat kitapcigi da aliriz. Ama hayatimizin hicbir döneminde kimse bize beynimizi nasil kullanmamiz gerektigi ile ilgili bir kilavuz vermedi. Böyle olunca beynimiz sik sik yapmasini istemedigimiz seyleri yapti. Istenmeyen düsüncelerimiz, davranislarimiz ve devam etmek istemedigimiz aliskanliklarimiz oldu. Ki onlarin ne kadar sacma olduklarini da biliyorduk, fakat beynimiz onlari yapmaya devam etti.
Kendimizi mutlu etmek icin beynimizi nasil kullanacagimizi ögrenmeye baslamamiz, hizla degisen dünyada önlenemez ve bir sekilde engellenemez bilgi akisi ile oldu. Dünya kücüldükce hem bilgiye hem de problemlere daha yakindik artik. Bu yakinlik bizi daha hizli ve kalici cözümler sunan yaklasimlari ögrenmeye ve yasamaya itti. Ve pratik hayatta ise yaradigini gördügümüz hipnozun, NLPnin, Duygusal Zekanin ve modern kisisel gelisime ait olusumlarin güclü bir savunucusu olduk. Yillar boyunca onlari tekrar tekrar kullandikca bu modern psikolojik teknolojilerin insanlarin ve kurumlarin hayatini nasil degistirdigini gördük.
