Annemin sesi kulagimda Dönüp dönüp bakma ardina nem
kaldi diye. Yuvamda sicagin kaldi, vermem
Hayatin önüne gecemedigimiz acilari, umutla sarildigimiz
mutlu anlari ve sonu gelmez siradanliklari arasinda yol
alirken kendimizle, sevdiklerimiz ve sevmediklerimizle
aslinda hayatla hesaplasmalarimiz sürüp gidiyor.
Kirlangic Sabahi öyküleri, bir yandan hayatin bizden daha
büyük oldugunu kulagimiza fisildarken diger yandan bunun
aramizi acmasinin cocukca oldugunu söylüyor. Hangi yasta
olursak olalim bir cocuk kadar büyümeye istekli olmanin
neleri degistirebileceginin hikayesini anlatiyor bize.
Oldugumuz seyin, tek gercegimiz oldugunu düsünmemizin
sacmaligina gercek insan halleriyle ikna ediyor bizi.
Duygulari eskitmeyen, duyarligi besleyen bir farkindaliga
kucak actiriyor. Yaralar acilirken düsülen caresizligi,
caresizlikte basvurulan yollari ve nihayetinde gercegin
daglarina umutsuzlukla cikilamayacagini hem iceriden hem
disaridan görmemizi sagliyor.
Kendiyle, toplumla, hayatla sorunu olanin sadece kendisi
oldugunu düsünenleri yalniz olmadigina inandirirken
sorunlarla basa cikma yollarini ögretmeden göstermeyi
basariyor; hesaplasmasini büyük sözler söyleme cabasina
girmeden sarsici bir ictenlikle yapiyor.