Oyunlar kusaktan kusaga karsiliksiz olarak büyük cocuklardan kücük cocuklara aktarilir. Bu aktarimla birlikte de oyunlar; cocuklari, yetiskinleri, bunlarin yaninda farkli toplumlari birbirine yaklastirip kaynastirma ve onlari sosyallestirmede önemli bir arac vazifesi görürler. Ayrica oyunlar, toplumlarin yasamlarini konu alan kültürel unsurlarindan biri oldugundan toplumlarin gecmisteki yasantilarini anlama acisindan da incelemeye deger kültürel bir veridir.
Cocuklar oynadiklari oyunlarla birlikte gelisir ve oynanan oyunlar da cocuklarin gelisim dönemleriyle birlikte karmasiklasir. Kuralli oyunlar ile cocuklar, aslinda hayatin ilk yasalarini ögrenmeye baslarlar. Bu anlamda cocuklari oyunsuz, oyunlari da cocuksuz düsünmek mümkün degildir. Yetiskin insanlar yasamlarini sürdürmek ve belli bir gelir elde etmek icin nasil calismak zorundaysalar, cocuklar da hayati ögrenmek icin oyun oynamak zorundadirlar.
Bu kitapla, oyun ve oyuncak kavramina tarihsel süreciyle bakabilecek; farkli ülkelerde farkli medeniyetlerde oynanan oyunlar arasindaki benzerlikleri görecek ayrica 113 adet oyunun nasil oynandigini ögreneceksiniz.
