De-sifre Türk yazininda ve basininda ilk kez Amerikanin ve genis anlamiyla batinin iliskiler bütününü cözümleyen bir calisma. ABDnin Ortadogu ve dünyaya yönelik eylemlerinin ardinda yasananlari gazeteci bakisiyla irdeliyor. Carpici özelligi yogun bilginin özel baglantilarla bir araya getirilmesi ve ispatlanmasi.
De-sifre önce Amerikayi parcalarina ayiriyor. Istihbarat örgütlerinin akillar durgunluk veren devasa operasyonlari, dünya insanlarini etkileme ve yönlendirme operasyonlari, ABDnin beynini olusturan düsünce kuruluslarinin tezgahlari, bilim ve silah dünyasinin saskinlik veren kan kardesligi...
Ortadogu pastasini parselleyen isimler ve sirketler, seytanin avukatlari ve medya imparatorluklari, kritik ülkelere yagan dolarlar, dünyanin en güclü silahli kuvvetinin gercek yüzü, Türkiyeye baski lobisi, satir satir, isim isim yeni istihbarat kralligi...
Ardindan bu parcalari birlestiriyor. Anlatilan olaylari tek semsiye altinda topluyor ve semsiyenin üstüne Made in USA damgasi vuruyor. Sözgelimi Baskan Bushun nasil secildigini anlatiyor ama ayni zamanda bu tezgahi kimlerin ve hangi kuruluslarin kurdugunu da gösteriyor. Istihbarat örgütlerinin resmi ve özel kuruluslarla iliskisini tek tek cözümlüyor. Büyük Amerikan sirketlerinin sisteme nasil sizdiginin haritasini ciziyor. Yapilanlarla birlikte yapilacaklari sergiliyor. Iddia etmiyor... Isim, yer, tarih ve eylemleri göstererek ispatliyor. Haber veriyor. Gizli belgelerle giz cözüyor.
Kitabin diger bir carpici özelligi ise kurgusal Türkiye-ABD savasini ameliyat masasina yatirmasi... Böyle bir savas mümkün mü, bu savasi kimler ister gibi sorulara yanit veriyor.
Evet De-sifre Amerikanin ruhunu anlatiyor... Bu ruh, seytana mi yoksa tanriya mi hizmet ediyor okuyucu karar verecek.
